* Fehmi Koru
Dün ilginç bir olay yaşandı: Adli yılın açılış töreninde konuşması âdetten olan Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanı Erinç Sağkan’ın ne dediğini, etkinliği televizyonları başında izleyenler öğrenemedi.
Söylendiğine göre, Cumhurbaşkanlığı konuşmanın yayınını uygun görmemiş…
Konuşmanın bir bölümü de metinden çıkartılarak medyaya servis edilmiş…
Olayın ilginçliği şundan: Törende esas konuşmacı konumunda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hukukçularla dolu salona, iktidarları döneminde ülkemizin hak ve özgürlükler konusunda kaydettiği mesafeyi ve bunu demokratik bir anayasayla taçlandırmak niyetinde olduklarını anlatmaktaydı.
Ânında yaşatılan çelişki bir gözlemci olarak beni üzüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin başı çektiği Cumhur İttifakı’nın Meclis’te yeniden çoğunluğa sahip hale geldiği ve kendisinin de üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildiği son seçimin ardından, 14 Mayıs öncesinden farklı davranışlar sergiliyor.
İçlerinden bazılarının gündemi pek de hoş sayılamayacak biçimde sıkça meşgul ettiği kabinesini neredeyse bütünüyle yeniledi. Zaten eski bakanlar milletvekili seçildikleri için aynı göreve devam edemezlerdi; ayrılanların yerine gelenlerin büyük çoğunluğu kamuoyunun daha önce tanımadığı isimler oldu.
Ancak ilk intiba olarak, bu bakanlar, topluma mülayim geliyor…
‘Rasyonel’ sözcüğü ekonomi alanı için kullanıldı, ama biliyoruz, sadece o alanı doğrudan ilgilendiren enstrümanlarla hale yola konulamıyor ekonomi.
Faizi indir-bindir yöntemiyle alınacak mesafe sınırlı.
Ülkenin acele yabancı paraya ihtiyacı var, hem de bayağı yüklü miktarda. Ancak beklendiği üzere dışarının musluklarının açılması günümüz ortamında başka ‘rasyonel’ kararlar alınmasını da gerektiriyor.
Hazine’den sorumlu kadro değişti ve olumlu bir şeyler olacağı yolunda umut belirdi; ancak o umudu besleyecek unsurlar henüz ufukta görünmüyor. Tam tersine, faiz-kur sarmalı ortadan kalkmadığı gibi, alınan yeni kararlarla düzelmesi beklenen yanlışlıklar da yerinde sayıyor.
En belirgin örnek, kur korumalı mevduat (KKM) diye bilinen enstrüman. Faizin şaşırtan oranda artması ile eş-zamanlı olarak KKM’ye tanınan ayrıcalıklara -ve KKM’ye- son verilmek istendi.
Ne oldu?
KKM’den çıkanlar, yükselen faize tamah edip TL cinsinden mevduata eğilim göstermek yerine, aldıkları TL’leri derhal dolara çevirip yabancı hesaplara yatırdılar. Bir çırpıda 5 milyar dolar civarında KKM hesabı erimiş, bu arada rezervlerden de aynı miktarda azalma olmuş…
Bundan sonra da KKM’den ayrılanlar aynı yolu tutarlarsa ekonomik görüntü flulaşacak.
Şaşırmamız mı gerekiyor?
Kendi hesabıma ben şaşırmıyorum. Sebebi de, ekonomiden anlayanlara kulak verdiğimde, istisnasız her birinden, hem de son birkaç yıldır sürekli olarak, ekonomide atılacak doğru -rasyonel- adımları başka alanlarda da reformcu bir yaklaşımın izlemesi gerektiğini işitmem.
Özellikle de yargı ve hukuk alanında.
Ne alakası var?
Alakası çok.
Mehmet Şimşek bakan olur olmaz Körfez ülkelerini ziyaret etti. Onu Cumhurbaşkanı Erdoğan da izledi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’la ticari ve finansal anlaşmalar imzalandı.
Oradan bir şeyler elbette gelebilir; ancak ‘rasyonel’ yaklaşım sözü vermiş olan yeni bakanın ilk ziyaretlerini yaptığı ve anlaşma imzaladığı ülkelerin kimliği, Türkiye’nin esas ihtiyacı olan dış kaynağı bulmak için gözünü dikmesi gereken yabancı yatırımcıları düşünmeye sevk etmiş bile olabilir.
Doğrudan yatırımla sanayi alanına katılacakları…
Hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik konularında sathi de olsa hassasiyet içerisinde olan yabancıları…
Paralarını getirdiklerinde sorun çıkarsa adaletine güvenecekleri bir yargı mekanizması olmasını bekleyecekleri…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yeni anayasa’ fikri kuşkusuz yerinde; ancak öyle bir anayasa için toplumsal mutabakat sağlanana kadar çıkartılması gereken yasalar ve yapılması gereken hamleler var.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması ile işe başlanabilir.
Bu yolda atılacak her adımın meydana getireceği rahatlama, yalnızca oraya yakışmayan insanları cezaevlerindem çıkarmakla sınırlı kalmaz, dışarının ülkeye ilgisini de yeniden canlandırır.
Tabii bu isteniyorsa…
Sanıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de bulunduğu bir ortamda, TBB Başkanı’nın konuşmasına müdahaleyi hoş karşılamamıştır.
* Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.